Wednesday, March 14, 2012

E-Kitap ve Digerleri

Yaklasik 2 hafta once Nook Simple Touch modeli e-kitabimi aldim. Aldigim andan itibaren neredeyse elimden dusmuyor. Bambaska bir kitap okuma tecrubesi sunuyor; kitaba gore cok daha ergonomik (ozellikle kalin cilti olanlara gore), kitaplara cok daha kolay ve hizli erisme imkani sagliyor. Satirlari karartma (altini cizme) ve notlar alma, daha sonra da bunlari toplu sekilde gorebilme ozelligi cok hos. 


E-kitabi almadan once ne gerek var tablet veya bilgisayar var diye dusunurken artik bunun olmazsa olmaz bir cihaz oldugunu dusunuyorum. 


Hangi cihazi nerede kullanilacagi ile ilgili soyle bir segmentasyon yaptim: 


Kitap/Klasik Ders Kitabi: E-Kitap
Zengin Icerik/dergi/Etkilesimli Ders Kitaplari: Tablet
Iletisim, Etkilesim (insanlar ve cevremizle): Akilli Telefon (main features:  Context Awareness, Ever presence, Mobility)
Icerik uretme, Zengin Iletisim: Notebook/ultrabook

Tuesday, March 13, 2012

Egitim Sistemimizdeki Asil Sorun ve Cozumu

2011'in Nisan ayinda Kayseri Saris'daki yatili bolge ilkogretim okulunda ILKYAR gonulleri ile beraber cok guzel bir gun gecirdik. Gun icinde okuldaki ogretmenlere yonelik olarak verilen seminerlerden birine katildim. Konusmaci Prof. Dr. Ata Tezbasaran'di... Konusmasini mumkun oldugunca not aldim. 


Egitim sistemimizin tartisildigi bu gunlerde asil sorunu anlamamiz ve cozum yollarina isik tutmasi sebebiyle buraya tasimaya karar verdim. 


*****************************************************************
  • Calismalari 1998’de baslayan MEB yeni mufredat 2006 yilinda hayata gecirilmistir ancak ne kadar uygulanabildigi bir soru isaretidir.
  • Bu bir reformdur ve partiler ustu ele alinmasi gereken bir konudur. Bizim reformist bir gelenegimiz var J … biz Avrupali olma yolunda 350 yildir surekli reform yapariz!!! Bu da o yapilan onlarca girisime donmemeli. Mutlaka uygulanmali …. uygulanmali ki aktif demokratik bireyler yetistirebilelim… ancak bu sayede olur kalkinmamiz.
  • AB yeni mufredati dogu blogu yikildan sonra onlar icin yapmak zorunda kaldi. AB’li olmanin yolu aktif demokratik bireyler yetistirmekten gecer. Biz de o gemiye bindik.
  •  Benzer bir girisim 1968 mufredatinda da vardir ve o zaman eger uygulayabilseydik bu mefredati Turkiyeyi su anda kimse tutamazdi. Yine ayni sekilde koy enstituleri de bunun en basarili uygulamasidir. UNESCO bu modeli bizden almistir.
  • Yeni mufredat constructivism uzerine kuruludur. Ogrenci merkezli, ogretmenin "facilitator" oldugu bir modeldir bu.
  • Bireyin bilgi ve ustaliklari dogrultusunda yukselebilecegi ogrenci merkezli bir egitim sistemi.
  • Migfer ders ve etrafinda ifade ve beceriye yonelik dersler vardir.
    • Migfer dersler Sosyal Bilgiler ve Fen Dersleridir.
    • Ifade ve beceri dersleri de Turkce, Matematik, Resim, Beden Egitimi vs.
  • Bizim sistemiz su an icin ogrencinin “akilda tutma” becerisini gelistirir. Bu bireyin aksam otlaktan ahira donmesini bilen inekten bir farki yoktur!!!
  • Ogrencinin kendi bilgisini kendi elleriyle buyutmesinin yolunu acmaliyiz.
  • Bizim sistem pasiflik uzerinedir. Bir ilkogretim ogretmenin en cok kullandigi kelime “SUS”tur… Aktif olmamiz lazim ancak aktif olmak yetmez. Aktif bireyden demokrat olmaz.
  • Yeni mufredatta ifade ve becerileri gelistiren etkinlikler esastir ancak ogretmenler bunlari uygulayamiyor veye adapte edemiyorlar kendilerine. Ogretmenler konu telasina dusmus durumdalar. Oysa ogretmen “ogrencilerim ne yaparsa ne kazanir?” dusuncesi etrafinda dusunmelidir. 
  • Aktif birey kendi kararlarini veren ve kendi bilgisini ureten bireye denir. Bunlari baskalariyla paylasan ve digerlerine saygi duyanlara da demokrat denir.
·         Aktif olmanin 5 seviyesi:
1.    Bilgiye ulasma yol ve yontemlerini bilen
2.    Eristigi bilgileri ayiklayabilen ve derleyen
3.    Derlenen bilgiden anlamli bilgi ureten
4.    Iliski kuran ve sonuclar cikaran, sorgulayan, hangi sonuc cikar ve cikmaz diye dusunen
5.    Elde ettigi sonuclari kullanarak kendi bilgisini kendi ureten

·         Dun Sariz’a gelirken bir kamyonun arkasinda gordugu yazi ile bitirdi “Git adam ol da gel ben Mevlana degilim” J

*****************************************************************

Sizce onerilen 4+4+4 sistemi ile aktif demokratik bireyler yetistirmek midir asil amac?

Monday, January 30, 2012

Motivasyon

Bu muhtesem yaziyi daha once Facebook sayfamda paylasmistim. Buraya tasimazsam olmaz diye dusundum; keza bu ve bunun gibi icinde oldugum her ortamda yaptigim her isin arkasindaki motivasyonumun sevgi olmasini isterim. 

Bunu unutturmaya calisan bir dunyanin karsisinda inadina sevgi! 

Umarim yaptiginiz her iste sevmek karsiligi olan motivasyonunuz vardir ve yine umarim ki varliginizla, yaptiklarinizla cevrenizdekiler bu sekilde motive oluyorlardir ...

_______
OKTAY


Tahir Ceylan, CBT, 17/09/2010

MOTIVASYON

Karbonun bütün yaşamı ayakta tutucu, yapışkan yaratıcılığı/yapıcılığı doğrultusunda, organizmanın da kendi içinde, karbonyoğun bileşikler üzerinden yarattığı özgün motivasyon kaynakları vardır. Dopamin, taşıdığı sekiz karbon molekülüyle, organizmayı gün boyu motive halde tutan, aşağıdan yukarıya çıkan ve beyin kabuğunda motor alanı uyaran yolaklarda çalışır. Bunların en önemlisi orta beyindeki mezensefalon denilen sahadaki ventral tegmental alan (VTA) dan kalkan dopamin yüklü hücreler, hipotalamustan geçerek akkümbens çekirdeğe, oradan da motor alana ulaşır. Bu, beyinde bilinen, en önemli arama (seeking) davranışı yönlendiricisi yolaktır, hipotalamustan geçtiği için doğrudan iştahla ilgilidir, arama davranışının güdülediği motivasyon bu nedenle hayvanlarda iştah olarak karşımıza çıkar.

İştah bağlı motivasyon insanda “istemek” karşılığıdır ve “sevmek” karşılığı olanından farklıdır (Robinson 1993). İstemek karşılığı motivasyon, sahip olmak için motivasyon şeklinde de algılanabilir. Günümüzde özellikle gelişmiş ülkelerde her alana hakim bu motivasyon şekli, diğer motivasyon şeklini tümüyle silip süpürmüştür. Girişimcilik, daha üst pozisyona tırmanma, karşı cinsi elde etme, zengin olma hırsı şeklinde günlük hayatın içinde gördüğümüz motivasyon biçiminde, hedef alınan nesnenin yutulup yok edilmesi amaçlanır. O nesne uzakta bir hedef olarak durdukça, özne ona ulaşmak için her yolu dener, ulaştığı zaman da yutarak yok eder ve ardından yutulacak yeni hedef belirler. Eğer hedef özneden önce başka bir özne tarafından yutulursa, birinci özne ruhsal bir sorunla karşı karşıya kalır.

Sevmek karşılığı olan motivasyonda ise yutmak değil, yaşatmak esası vardır. Kişi, hedeflediği nesne yaşadıkça, motive olur. Onun biraz daha iyi yaşaması eğer, kendi sayesine ise özne o zaman ek bir mutluluk duyar. Özne için en büyük mutluluk, nesnenin “onun sayesinde mutluyum” diyebilmesidir, bütün doğu felsefelerinin, özellikle tasavvufun hizmet ettiği anlayış budur. Sevmek karşılığı olan motivasyonda, girişimci, elde edici, istemeyi tutturan, yaratmak ve yapmak sonucunu doğuran motivasyondan tümüyle ayrı, hatta büsbütün ona karşı olarak, birisinin iştahına kurban gitmemek, güçlü bir istenmeye karşı direnmek, yutulmaya karşı gelmek, bütün yutulanlarla birlik olmak vardır.

İştah/istemek karşılığı motivasyonu olup da güç sahibi olamayanların, güçlünün yanında durarak ondan pay kapma özelliği vardır. Bu son nokta şöyle önemlidir: Yutacak birisi güçlü birisidir. Yutulacak kişi bunu bilir ve yutulmadan onun yanında yutulmuş gibi durmak ister. Böylece onun gücünü paylaşmış, kendinde olmayan bir gücü kendisine transfer etmiş olur. Çekici bir eşi olup da kendisi o kadar yakışıklı olmayan erkeklerin eşlerinin etrafında pervane oldukları bilinir. Bu erkekler, eşlerinin güzelliği karşılığında toplumdan kendileri de bir ilgi görürler. Kendilerine bu kazanımı aktaran eşleri tarafından yutulmamak için(gücün yutucu etkisi bilinir) ona faydalı olmaya çaba gösterirler ki, bu kadar faydalı bir eşin yutulmasıyla kadın, kendisinin zarara uğrayacağını düşünüp, yutma işleminden vazgeçsin. Bu erkeklerin eşlerine tam itaati söz konusudur, dışarıda ekonomik bir imparatorluğu yöneten adamların evlendikleri bazı kadınlarca köleleştirilmeleri bu şekilde, “istemek” üzerinden yürüyen motivasyonla olur. Sevmek güdümündeki motivasyon ne kadar yaşam içgüdüsü kaynaklı ise, istemek karşılığı motivasyon da o kadar ölüm içgüdüsü bağlantılıdır. Çünkü bu kişilerin ancak, nesneleri yutarak, yani onlara yaşam hakkı tanımayarak kendi ölmüş hallerini kabullenebilecek bir yapıları vardır.

Şunu demek istiyorum, bu kişiliklerin uç örneklerinde, etraflarındaki bütün nesnelerin kendi başlarına bir canının olmaması, hatta fantastik olarak kendi başına giden bir hayatın bile bulunmaması tercih edilir. Bu, canlıya tahammül edememek demekse eğer, insanın kendi ölümünden kaynaklanır; ben öldüysem eğer, benim ölümümü bana durmadan hatırlatan her canlı da ölsün. Her yerin ölü, her şeyin cansız olduğu yerde kimse ölümü bilmez. İstemek kökenli motivasyon onun için bu kadar canhıraş biçimde uğraşır, yaşamı sona ererken bile gözü hala yapmak, etmek, sahip olmak peşinde kalır, yoksa gerçek bir ölü olduğunun hemen farkına varır; sevgisizlik ölümdür zira.

Robinson TE, Berridge KC, The neural basis of drug craving: An incentive-sensitization theory of addiction. Brain Res. Revs. 18:247-291 1993

Tuesday, December 13, 2011

Basitlik

Bugun sabah CERN'deki deneylerin ara sonuclari ile ilgili yapilan bazi haberleri okudum. Haberde webcast araciligi ile sunumu yapan fizikcinin cok cok agir bir dil kullandigi ve uzun sunumun cok iyi anlasilamadigi belirtiliyordu. Dunyanin belki de en karmasik deneylerinden birinin ilk sonuclarini anlatmanin cok cok basit bir yolunu bulmak elbette iyi olurdu. Fakat bu bir zaman, olgunluk, deneyi yapanin ve anlatanin ortaya cikan sonuclari ozumsemesi, icsellestirmesi sonucunda olacaktir. 


Haftasonu IKEA'dan aldigim mobilyalari kurarken farkettim; kurulum kilavuzlarinda neredeyse hicbir metin yok sadece ama sadece gorseller var. 






Elbette yatay paketlere girecek sekilde tasarlanmis mobilya parcalarinin da kurulumu cok zor degil ki bunu anlatmak da cok zor olmasa gerek... Peki o basitlige ulasmak icin harcanan yol, urunlerin geneli icin belirlenmis tasarim sablonlari, mimari, spesifik urunlerin tasarimi... Buyuk bir emek, bilgi birikimi. Basit kurulan bir mobilya yaptim ve alin bu da onun nasil kurulacagini anlatan karmasik kurulum kilavuzu degil; onu gorsellerle anlatan basit bir kilavuz. Her detayin dusunuldugu, onu kullanacaklara basit hale getirmek icin yapilmis titiz bir calisma. Haaa bir de cogu urunun tasarimcisi var tabii ki; onu yasayan, urunun icinde oldugu alani cok cok iyi bilen, kullanicinin bakis acisi olan kisi yani.  


Apple da oyle degil mi? Pismemis, olgunlasmamis teknoloji urunleriyle yillarca cebellesmis kullanicillarin dort elle sarildigi urunleri yapan firma yani. 


Basitligin ardinda mukemmelligin pesinde harcanmis buyuk bir emek var. Bu emegi barindiranla dolu bir hayatin daha kaliteli, yasamaya deger, urutken bir hayat olacagina inaniyorum. Basitlesmeden basit bir yasam yani...








Friday, December 09, 2011

Yeni Bir Baslangic

Dunyanin obur ucuna gelirken atilacak ilk adimlarin zorlugunda oldugu gibi bu sayfaya tekrar yazi yazmaya baslamak da kolay olmadi... Hep en mukemmelin pesinde kosarken evet biraz daha var, biraz daha olsun, biraz daha zenginlessin diyerek otelemenin manasi yok... Yeteri kadar paylasacaklarim var artik ve paylastikca da bunlar artacagini biliyorum. 


Evet yeni bir baslangic bu... Dunyada olmasini istedigimiz degisiklikleri kendimizde, kendi etki alanimizda yaparak, yapmaya calisarak anlamli bir hayatin pesinde kosmak... Burada bu yolda karsilastiklarimi paylasacagim; belki sozunu ettigimiz etki alanini genisletmeye ve ruyasini kurdugumuz degisimlerin olmasini saglayacaklara ulasiriz. 


______
OKTAY

Sunday, January 06, 2008

The End of Control

Cok hos bir blog ("The End of Control") ile karsilastim (aslinda Gerd Leonhard'in ayni adli kitabinin on yazisiymis)... Yaziyi si linkte bulabilirsiniz:

http://www.futureofmusicbook.com/2007/10/17/the-end-of-control/

Bu yazida konu edilen aslinda media'da kontrolu saglamanin zorlugu olarak belirtilse de "Ag Etkisi" ile sekillenen yeni dunyanin eskisinden ne kadar farkli olacaginin ipuclarini veriyor. Yani burada anlatilanlar sadece TV'leri, radyolari, basini ilgilendirmiyor; onlar araciligi sekillendirilmeye calisilan,

mesala ...

- vergisini toplayan belediyeden, devletten dogru duzgun hizmet alamayan vatandaslarin,
- hergun TV'ler karsisinda uyutulmaya calisilan reklam izleyicilerinin,
- sozde katma deger sunan santral ve baz istasyonu bakimcilarina mahkum edilen abonelerin,
- sirketler tarafindan segmentlere bolunerek gerekli-gereksiz almaya programlanan tuketicilerin ( bu kelimeye cok fena takmis vaziyettetim bu aralar!)
- ....

aslinda artik kolay kolay kontrol edilemedigini soyluyor. Simdiye kadar unutulan, unutturulmaya calisilan bir gercek artik algilanmaya basliyor, gercekten kaliteli yasam icin nelere ihtiyac duydugunun bilincinde olmasi, kendine cizilen yoldan baska yollarin oldugunun farkinda olarak daha iyiyi aldatmacalara kanmadan bulma istegi, paylasmayla ve dayanismayla onceden imkansiz olan bircok seyin artik mumkun olabildigi... yani insanin insan oldugu gercegi.

Halen medya devleri var ve medya belli gruplar tarafindan kontrol ediliyor, regule ediliyor cunku ortamda kit kaynaklarin oldugu dusunuluyor.. Bu varsayim dijital devrimle cope gitmek uzere. Eger elinizde sinirsiz bir kaynak varsa ve siz buna hala kit bir kaynakmis gibi muamele ederseniz birileri kurulu is modellerini gun gelir devirir. Yukaridaki orneklerde soz konusu edilen kontrol duskunleri bunu hala anlayamadilar.

Bunun farkinda olan ve kafa yapisini buna gore sekillendiren Google gibi sirketlerin neler yaptigini gorduk (bu sadece sirketin ortaya koydugu urun degil, onun calisanlariyla kurdugu organizasyon, musterileriyle ve is ortaklariyla kurdugu iliski, altyapi mimarisi, tum calisanlarin beynine kazilan dusunce yapisi ve herseyden once aciklik, samimiyetin bir basarisidir).

Bu sadece bir baslangic... uyutulanlar uyaniyor.
______
OKTAY

Monday, February 12, 2007

Merhaba

Nihayet Blogger'daki eski hesabimi yeni Google hesabima baglayabildim. Uzun zamandan beridir cevremdekilerin soylemlerini yerini getirsmis olacagim (en basta Mustafa'nin tabii ki); farkli sohbet ortamlarinda ve elektronik iletilerle paylastigim goruslerimi artik bu blog'da sizlerle paylasacagim. Peki neler yer alacak burada: BT ve Iletisim sektorunde yasanan gelismeleri bazen kendi suzgecimden gecirerek bazen de oldugu gibi sizlerle paylasacagim. Hemen sunu belirteyim ki burada yer alan goruslerim halen calismakta oldugum sirketimin (Intel) resmi mesajlari degildir; tamamen kisisel goruslerimdir (Ingilizce ve Turkce yazilar yer alacagi icin simdilik Turkce karakterleri kullanmiyorum ama zaman icinde olmasi gerektigi sekilde olacak).

Labels: